![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHTeoeQ5Y0vi23yaUKPM9m_Dtz9uyfBmBxOFdsI1_bzuYE2MFilA_giDn2FrA2q-NIsxOcUNclg0lnTwioBUIaFyJohZhz4avnhS-dBDaqmrm1bN3CSAAfiIko0H3LK2gGrJXevT-6BTA/s400/4besmele.jpg)
Besmele, şerefli kitapların, saygın mektupların şeref ve saygınlık belgesidir. Zira Hz.Süleyman (a.s.) peygamber, Sebe kraliçesine gönderdiği şerefli mektubuna besmele işe başlamıştı.
Bismillah, Yüce
Besmele, her kulun şifası, hakikat yolcusunun ışığı, kendini kaybedenin dinginlik anı, vecd ehlinin imtihanı,
Besmele, bazılarının aklını istila eder ve onlar o sayede idrak eder; bazılarının da gönlünü istila eder, onlar da o sayede kendinden kurtulur. İdrak edenler, o Yüce Yaratıcı’nın açık delillerinin aydınlığında görüp idrak eder; kendinden geçenler de O’nun azametiyle geçerler. Şöyle ki alim olan, O’nun delilleri ışığında yol alır ve bu sayede aklettiği gerçeklerin ışığında huzura eder. Arif ise, vuslat yolunda O’nun ilahi tecellilerinin aydınlığında kendinden geçer.
Besmele, bazılarında önce talep, sonra da tarab/sevinç içerisinde çırpınmaya neden olur. Kimilerinde ise önce hüzün, sonra da kaçışa neden olur. Şöyle ki, ümitle Besmele’yi işiten, O’nun rahmetini aramaya koyulur, o sırada onun kulakları rahmet nameleriyle çınlar. Korku ile onu işiten ise, önce O’nun azabının korkusuyla irkilir, sonra da O’na kaçar.
Bismillah,
Besmele’yi işiten abid, ancak
Gönüller ancak
Bismillah sadası, heybet (kendinde olma) ve gaybeti (kendinden geçme) gerektirir. Rahman ve Rahim sadası ise, ünsiyet (ülfet) ve kurbeti (yakınlık) gerektirir… Evet, Bismillah sadası yürekleri hoplatır, akılları baştan alır. Rahman ve Rahim sadası ise, gönülleri rahatlatır, akıllara şifa verir.
Bismillah, öyle yüce bir zatın ismidir ki, O’na kulluk yapan maksadına erer, O’nun isteyen tacını tahtını terk eder, O’nu tanıyan tüm sevdiklerini görmez/tanımaz olur, O’na erişen, kendini O’nun sevgisine vakfeder. O’nu anan kendi ismini unutur, O’nu müşahade eden kendini kaybeder ve kendinden geçer. O, öyle şerefli bir isim ki, o kalpleri O’nun aşkına cezp eder. Çünkü O’nun aşkından habersiz olan gönüller, O’na ulaşamaz. O, öyle bir isim ki iyilerin silüeti, ancak O’na ibadetle nitelenir; gerçek özgürlüğü tatmış olanların ruhu, ancak O’nu müşahade etmekle O’na kulluk eder. O öyle bir isim ki, onu tanıyan, O’nun nitelediğinin çok ötesinde olduğunu itiraf eder.
Bismillah, öyle şanlı bir zatın ismidir ki, O’nun izzet ve şerefine eren kimse, kulluğunu yalnızca O’na hasreder. O’nun aydınlık safiyetine vasıl olan kimse, onun sıfatlarının izlerinde feragat eder. O, öyle yüce bir zatın ismidir ki, O’nu tanıyanın gayet ve arzusu öyle yükselir ki, sonunda iki dünyayı istemekten vazgeçer. O’nu tanıyanın tüm dertleri yok olur, gönlü hoş olur, kulluk ve ibadeti yalnızca Rabbine olur, onun cenneti de yalnızca O’nun sevgisi olur. O’na kullukla kendini dağlayıp nişanlayan kimse, nefsinin arzularından kurtulmuş, isteklerinin esaretinden sıyrılmış olur. Artık o kimsenin O’ndan başka arzuladığı hiçbir şey olmaz ve o uğurda hiçbir zorluktan çekinmez.
Bismillah, öyle bir zatın ismidir ki,
Bismillah, ayrılığı ölüm korkusu, vuslatı hayat muştusu, irfanı rahatlama, ihsanı ruhen huzura erme, ikbali tam anlamıyla ülfet, cemali şaşkınların gönlünü çelme sebebi olanın ismidir. O ismin ötesinde başka güzellik ve nasip yoktur.
Bismillah, bir yüce zatın ismidir ki, O’nun fiilleri O’nun yüceliğine delalet eder; lütufları O’nun cemalini terennüm eder, ayetleri O’nun varlığına tanıklık eder, tüm tecelliler O’nun sıfatlarını haber verir. Bismillah, Aziz olan
Bismillah, öyle yüce bir zatın ismidir ki, O, zahid kulunun dünyasını terk etmesinden; abid kulunun hevasına muhalefet etmesinden, derviş kulunun arzularından vazgeçmesinden memnun olur. O, arif kulunun, Mevla’sından başkasıyla eğleşmesine razı olmaz. Kul, bütün her şeyden sıyrılırsa, masivaya dair onda hiç eser kalmazsa, işte o zaman O, ondan hoşnut olur.
Bismillah, öyle yüce bir zatın adıdır ki, günahkar kimse, O’na yönelerek affını isterse, günahları bağışlanır; abid, sevaplarının katmerleşmesini isterse, ona da bol bol ecirler verilir. Öyle şanlı bir ismi ki, veli şerefyab olmak isterse, sa’yi meşkur olur; fakir biri O’nun varlığına maruz kalırsa, O’nun izzet ve satveti onu mahvu perişan eder. Sonuçta o kimse hiç esamesi okunmayan biri olur. Ahadiyyet ve samadiyyet öyle yüce ve ulu bir makam ki, ona kim vasıl ve vakıf olabilir?
Bismillah, öyle yüce bir zatın adıdır ki, O’nun avantajlarına tutunan kimsenin dünya ve ahiret işleri asan olur. O’nun iştiyakıyla yanıp tutuşan, düçar olduğu belalardan lezzet ve tat alır. O’ndan başkasını kendine dost ve sırdaş edinen kimsenin ise hem dünyası heba olmuştur, hem ukbası.
Bismillah, cüd ü keremiyle günahkarlara şefaat eden; gösterdiği hedefleriyle zanlıları sınayan, aldığı ahidlerle muvahhidlerin yolunu aydınlatan; zikredilmesi bağrı yanıkların neşvesi ve şükrü sınananların adeti olan Yüce
Bismillah, öyle bir cümledir ki, onu işiten, onun gibi bir söz işitmediğini itiraf eder. Onu layıkıyla anlayan, ondan başka cümle duyma ihtiyacı hissetmez. O cümleyi işitenin gönlü hoş olur, tüm acıları son bulur; dünya ve ahiret nimetlerini tam olarak almış olur. Artık o kimse ahirete bile rağbet etmeksizin, dünyadan el etek çeker. Çünkü ahiret ne kadar yüce bile olsa, Mevla’sı daha yücedir. Evet Besmele’yi işiten kimse, fani şeyleri imar etmeye rağbet etmez, vakit kaybetmeden
Besmele, öyle anlamlı bir kelimedir ki, onu işitmek herkesin içini ferahlatan bir bahardır. Günahkar için de, itaatkar için de. Şerefli kişi için de, düşkün kişi için de. Onu, gönül kulağıyla işiten kimse, tüm lezzetleri terk eder; en lezzetli yiyecek ve içeceklerden vazgeçer.
Bismillah, O’nun varlığına tanıklık etmektir. O hal, seni senden geçirir. Yine o, O’nun cud u keremine tanık olmaktır ki, o da seni şerefyab eder. Şöyle ki, sen, senden geçtiğinde, O, senin yerine geçer,; sen şereflendiğinde ise, tüm lütuf ve keremlere kavuşmuş olursun.
Besmele, kuşatan, yağmalayan, baskın çıkan ve bahşeden bir cümledir. O, akılları baştan alır, ama bütünüyle değil. Gönüllere galebe çalar, ama tamamına değil. Ruhları alır götürür, ama dostların ruhunu. Dinginlik ve huzur bahşeder, ama gözde kişilere.
Besmele, yakin ehlinin gönlünü ferahlatan; beyan ehlinin önünü açan bir cümledir. Yakin ehli, ihsanlara ererek ferahlar; beyan ehli de açık delilleri görerek yolunu aydınlatır. Artık onlardan her bir doğru karar verir ve her biri için hakikatten bir pay vardır.
Yüce
Besmele, bir kimsenin gönlünü kaplarsa, önce o kimse iki dünya sevdasından vazgeçer, sonra da tüm maddi tutkularını yıkmaya başlar ve ardından yüce hedeflere yükselir.
Besmele, öyle şanı yüce bir zatın ismidir ki, tüm duyular O’nu kavrama konusundaki acziyetlerini itiraf ederler. O öyle ulu bir isim ki, tüm ilimler O’nu kuşatamayışlarının ezikliğini hissederler. O, öyle cömert bir isim ki, O’nun sehaveti karşısında tüm ihtiyaçlar basit ve küçük kalır. O, öyle rahmet kaynağı bir isim ki, kulların günah damlaları, O’nun rahmet deryasının dalgalarının çarpmasıyla dağılır gider.
Bismillah cümlesi, gönüllerin şifası, ruhların ziyası, sırların ve yücesidir. Onu bilinçli bir biçimde işitenin basireti iyice açılır, ardından sınırsız letaiflere mahzar olur. Onu vecd içinde dinleyenin aklı başından gider ve sırlar tümüyle ortaya dökülür.
Besmele’nin künhüne vakıf olanlar, Hakk’ın katında derecesi yükselir, safiyete erer, nefsine lütuf rütbelerini giydirir, gönlüne ilahi devletler konar, ruhunda yalnızca Cemal sahibinin lütufları yer alır ve o kimse Celal sıfatının sırlarına erer.
Besmele’yi tanıyan kurtulmuştur, ondan habersiz olan ise kaybetmiştir. Dilinden ve gönlünden Besmele’yi düşürmeyen kimseye şefaatçi olarak Besmele yeter ve o kişi Besmele’yle O’nun koruması altına girer.
Besmele,
Besmele, öyle yüce bir isimdir ki, onun lütuf ve keremine güvenen kimsenin, ondan başka sevdası olmaz. Artık o kimse, hiç kimsenin kapısına varıp kimseye yüz suyu dökmez. O’nun lütuflarıyla azıklanan kimse, başka kapılardan hiçbir şey istemez, artık iyi zamanında da kötü zamanında da kimseye bel bağlamaz.
O, kendisine lütuflarda bulursa, O’na şükreder; birazcık kısarsa, bu sefer de en güzel hamdlerle o sıkıntıları karşılar.
Bismillah, Yüce
Besmele öyle yüce bir zatın ismidir ki, O’na sığınıp hatalardan kurtulan kimse, kurtuluş ve lütuflara nail olur. O’na itaat ederek O’na tutunan kimse derecesini arttırır. Bismillah ismiyle dua eden, O’nun lütuf ve keremlerine mahzar olur; inanarak O’na olan sevgisini izhar eden kimseye O, celal ve cemal sıfatlarıyla tecelli eder.
Bismillah, merhamet ettiği kimsenin hallerini imar eden
Bismillah, şefkat ve merhamet menbaının ismidir. O, kullarının densizliklerini bilir, ama onlara şefkatle muamele eder, günahları örter ve bağışlar. Aslında O, cezalandırmaya da kadirdir ama, işlenen günahları görür fakat gizler, bilir ama ortaya sermez.
Bismillah, mutlak kudret sahibinin adıdır. Kim O’nun emir ve isteklerini özenle yerine getirirse, O da onu ihsanlara boğar. O’na karşı gelmeyi sürdüren kimse ise, O’nun ikramlarının arasına set çekmiş olur. O’na itaat ve ibadete yönelmeyen kimsenin başından bela ve sıkıntılar hiç eksik olmaz. Evet, Besmele izzet, kudret sahibi, hiçbir şeye muhtaç olmayan bir tek
Bismillah, öyle şanı yüce bir zatın adı ki, kainatta bulunan her şey O izzet sahibini arzular. Güneş, ay ve yıldızlar; gece ve gündüz, kısaca her şey kendi gönül dilleriyle şöyle çağrışırlar: Biz, ölümsüz zatın kullarıyız, biz asla son bulmayacak olanı arzularız.
Bismillah, bir yüce Melik’in adıdır ki, O’nun mülkünün hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her şey O’nun izni ve emri ile gerçekleşir. O, öyle bir saltanat sahibidir ki, hiçbir ordu ve güç O’na karşı duramaz ve O’nunla başa çıkamaz. O, tüm yaratıkların yaratıcısı ve yöneticisidir. O, bir toplumu seçti ve onları aziz etti, ama onardan yararlanmak için değil, onarlın yararı için. Diğerlerini ise, nimetlerinden mahrum bırakarak zelil eyledi.
Yüce
Bismillah ismini layıkıyla anlayan kimsenin, sözü özü doğru olur. Davranışları, ahlakı, ahvali ve hatta alıp verdiği nefesleriyle hep o gerçeği tasdik eder. Sözünde doğru olması, delilsiz mesnetsiz konuşmaması; davranışlarında doğru olması, bid’ata bulaşmaması; ahlakında doğru olması, Yüce
Besmele öyle yüce bir kelime ki, on söyleyen kimse gereksiz yerlerde, ağyarın anılmasında asla kullanılmayan şerefli bir dile gereksinim duyar. Onu tanıyan kimse de, içerisine O’ndan başka hiç kimsenin asla karışmayacağı bir gönüle ihtiyaç duyar.
Besmele’yi söyleyen, Yüce
Bismillah, kudretiyle gökleri ve yeri ayakta tutan, yardımıyla kalpleri ve sırları doğrultan
Bismillah, kendisine ibadetle kullanırının güzelleşip süslendiği bir yüce zatın ismidir. O, öyle şanı yüce bir zat ki, kendisine itaat edenlerin itaat ve ibadetlerinin O’na bir yararı yoktur. Ama O’na itaat, abidlerin süsü; O’nu tanımak, ariflerin kisvesi; O’na dost olmak, aşıkların zinetidir. Günahkarların süsü de, döktükleri gözyaşlarıyla yüzlerini yıkamalarıdır.
Bismillah, öyle keremli bir zatın ismidir ki, O cüd ve keremini mü’minlere yaymıştır. Öncekiler ve sonrakiler, O’nu layıkıyla kavramaktan aciz kalmışlardır. Nasıl kavrasınlar ki, O’nun sınırı yoktur! O, zaman ve mekanlara sığmaz, zaman ve mekanları da O yaratmıştır. O’nun sayesinde bilebilen, O’nu nasıl kavrayabilir ki? O’nun sayesinde zikreden, O’nu layıkıyla nasıl zikredebilir ki?
Bismillah, bazılarının gönlünü ferahlatan, bazılarının da gönlünü yakıp tutuşturan bir cümledir. O, itaatkarların gönlünü ferahlatır, günahkarların ise bağrını yakar kavurur. Müridlerin gönlü onunla mutlu ve bahtiyar olur, ariflerin bağrı ise onunla hoplar ve daralır.
Bismillah, künhüne vakıf olunamayan , eşi benzeri olmayan, kavranılıp tasvir edilemeyen, layıkıyla takdir edilemeyen, Mirac sahibinin gözünden başka bir göz tarafından görülemeyen, izni olmadan kendisiyle hiç kimsenin konuşmaya cesaret edemediği, büyüklük ve esrarının haddi hududu olmayan, hoşnutluğunu kazanmışlardan başkasının marifetine eremediği bir yüce zatın ismidir.
Bismillah öyle şanı yüce bir zatın ismidir ki, O, kulunu aziz etmek istedi mi, onu marifete erdirir; sonra ihsanlarıyla onu tezyin eder; ardından onu nimetlere boğar. O kulunu, isyana düşmekten korur, her halükarda ona en güzel bir şekilde muamele eder, onu iman üzere tutar, cennetlerinde ağırlar, rızasıyla ona ikramlarda bulunur, nihayet cemalini aşikar olarak ona göstererek nimetlerini ikmal eder.
Bismillah, Yüce Yaratıcı’yı ezeli sıfatıyla haber veren bir ifadedir. Rahman ve Rahim kelimeleri ise, O’nun ebediliğini yücelik ve lütufkarlık sıfatıyla bildirmektedir. Bismillah ile, ruhlar mükaşefe halini alır ve kendinden geçer. Rahman ve Rahim kelimeleriyle nefisler sarsılır ve akıllar baştan çıkar. O’nun celal sıfatının tecellisi ile ruhlar dehşete kapılır, nefisler O’nun cemal sıfatının tecellilerine susayıp kavrulur.
Bismillah, Yüce
Bismillah, zat ve sıfatlarında hiç dengi ve benzeri olmayan; yapıp ettiklerinde hiç yersizlik ve lüzumsuzluk olmayan; ilim ve hikmetinde hiçbir kusur olmayan; söz ve kelamında hiç boş ve anlamsızlık bulunmayan
Bismillah, çok kıskanç ve sahibine düşkün bir kelimedir. Onu anan dil, her türlü boş söz ve gıybetten korunmuştur. Onun sırlarına vakıf olan gönül, her çeşit gaflet ve boşluktan arınmıştır. Ona müştak olan ruh, başka şeylerden ve engellerden korunmuştur.
Besmele, yarattıklarına asla muhtaç olmayan; celal ve cemal sıfatlarını hiç kimsenin dolduramayacağı; hiç kimsenin O’ndan izinsiz iş yapamayacağı; sufinin O’ndan başkasının kapısında huzur bulamayacağı ve hiç kimsenin hükmünden kaçamayacağı Yüce
Bismillah, kendisine itaat edeni aziz eden; kendisine başkaldıranı ise zelil ve perişan eden gani Mevla’nın adıdır. Evet, emirlerine uyan kimseyi O, en yüce mertebelere yüceltir. O’na karşı geleni ise, çok dehşetli belalara düçar eder.
Besmele, öyle şanı yüce bir zatın ismidir ki, O’na iman eden saadet ve mutluluğun elinden alınmasından; dünya ve ahiret nimetlerinden mahrum olmaktan emin olur. O kişi, bozulmayan bir mutluluğa ve bitmeyen bir mülke erer, izzet ve devlet içerinde bir hayat sürer.
Besmele, öyle keremli bir zatın ismidir ki, O günahları gösterir de, gizler de; bilir ama bağışlar. Kullarını medh eder, rezil etmez. Kulunun işlediği tüm günahları bağışlar. Kul, durmadan günah işler, O ise buna aldırmadan hep bağışlar.
Besmele, günahkarları emellerini gerçekleştirecek işlere zorlayan zorlu bir cümledir. O, ariflerin hallerini, onların gözlerinde hep küçülten ve onları mükaşefe ve müşahade yolunda hep ileriye götüren sürükleyici bir cümledir.
Bismillah, kendisini zikreden lisanı, kendisini tanıyan gönlü, kendisine müştak olan ruhu ve kendisine tanıklık eden sırrı aziz eden çok şerefli bir cümledir. Onu her isteyen bulacak değildir, her bulan da onunla hep beraber kalacak değildir elbet.
Besmele, öyle şanı yüce bir zatın ismidir ki, O bir kalbe tecelli ettiği zaman, ya ona cemal sıfatıyla muamele eder ve onu ihya eder; ya da celal sıfatyla muamele eder ve onu mahveder. Sonuçta kul beka ve fena; kendinde olma ve kendinden geçme halleri içerisinde kalır.
Bismillah, öyle bir yüze zatın adıdır ki, akıllar O’nu kavramaktan aciz kalır, ilimler O’nu tanımlamakta zorlanır, irfanlar O’nu tanımakta yetersiz kalır, anlayışlar durur ve dehşete kapılır. O, yüce, ulu, güzellik, letafet, izzet ve Kibriya sıfatlarıyla bilinir fakat, O’nu bütünüyle bilmek imkansızdır. O, eserleriyle görülür, fakat O’nu tam anlamıyla nitelemek mümkün değildir. O, yüce sıfatlarıyla tanınır ama O’nu nitelemede sıfatlar yetersiz kalır.
Evet Besmele’yi işiten kimse, fani şeyleri imar etmeye rağbet etmez, vakit kaybetmeden
Bismillah ismini layıkıyla anlayan kimsenin, sözü özü doğru olur. Davranışları, ahlakı, ahvali ve hatta alıp verdiği nefesleriyle hep o gerçeği tasdik eder.
Bismillah ismini layıkıyla anlayan kimsenin,sözü özü doğru olur.Davranışları,ahlakı,ahvali ve hatta alıp verdiği nefesiyle hep o gerçeği tasdik eder.
KUŞEYRİ- LETAİFU’L-İŞARAT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder